Ana içeriğe atla

PSİKOLOJİ'NİN BİLİM DALI OLARAK DOĞUŞU

 


 Psikoloji kaynağını felsefe ve biyolojiden almaktadır. Yunan filozoflarına göre psikoloji, insan ruhunu konu alan bilgi dalıdır.

 Filozoflar zihin felsefesi ile ilgilenmişler ve "İnsanların bilişsel yetenekleri ve bilgileri doğuştan mı gelir yoksa sonradan mı edinilir?" sorusunun cevabını aramışlardır.

 John Locke ve David Hume gibi bazı filozoflar insan zihninin başlangıçta boş bir levha olduğunu öne sürmüş, Descartes ve Kant gibi bazı filozoflar ise akılda bazı temel bilgilerin ya da kategorilerin yer aldığını savunmuşlardır. Ancak bu incelemeler zihin işleyişiyle ilgili teorik bilgiler olmaktan öteye gidememiştir.

 19.yüzyıldaki fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerdeki gelişmeler bu dönemdeki ekonomik, sosyal ve siyasal alanda yoğun bir kargaşanın yaşanması, sanayileşmenin gerektirdiği sosyal ilişkilerdeki farklılaşma, insanın makinelere bağımlılığı, yaşamın tekdüzeleşmesi ve hepsinden önemlisi insanın içine yönelmesi, bireyin psikolojik sorunlarının artmasına neden olmuştur. Bu sorunları bilimsel yöntemlerle inceleyecek ve çözüm yolları bulabilecek yeni bir bilime ihtiyaç duyulmuştur.

Wilheml Wundt tarafından ilk psikoloji laboratuarı 1879'da kurulunca psikoloji felsefenin etkisinden kurtularak pozitif bir bilim dalı haline gelmiştir.

Yorumlar

  1. Böyle güzel bloklara ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazılarımızı takip etmek için abone olabilirsiniz. Teşekkür ederiz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK (SELIGMAN DENEYİ)

  Öğrenilmiş çaresizlik durumu kişinin durumlara, olaylara karşı göstermiş olduğu tepkilerin sonuçlanmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan bir ruh durumudur. Kişi çoğu durumda başarısızlık sergilediyse tekrar denese de sonucu değiştiremeyeceğini başarıya ulaşamayacağını düşünerek adım atmaktan vazgeçer. Öğrenilmiş çaresizlik aslında başarısızlığı kökten kabullenme durumudur. Köpekler üzerindeki Deney:  Seligman da deneyinde yirmi dört tane köpek alır ve onları üç gruba ayırır. İlk gruba kaçış grubu der ve bunlara düğmeye bastıklarında kesebilecekleri bir şok uygular. İkinci gruba boyunduruk grubu der, bu köpekler düğmeye bassalar bile şok kesilmez. Üçüncü gruptaki köpekler ise kontrol grubudur ve herhangi bir şoka maruz kalmazlar. Yirmi dört saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana götürür ve köpeklere şok verir. Kaçış grubu ve kontrol grubu duvardan atlayıp şoktan kurtulmayı başarırken, boyunduruk grubu şoktan kurtulamaz. Bu göz

FOBİ NEDİR?

  "Fobi; kişinin belirli bir durum, bir nesne, bir mekân veya canlı-cansız her türlü varlığa karşı istemsizce duyduğu ileri düzeydeki korku halidir."   Fobi Çeşitleri;   Özgül fobiler:   Kişinin korktuğu şey belli olup, belirli bir nesne veya durumdan aşırı derecede ve anlamsız bir şekilde korkma halidir. Örneğin; hayvan korkusu, yükseklik korkusu ...   Karmaşık Fobi:   Kişinin korkusu tek bir nesneye veya duruma bağlı değildir. Birden çok etken kişinin korkmasına neden olabilir. Karmaşık fobiler agorafobi ve sosyal fobi olarak iki başlık altında incelenmektedir.   Agorafobi :  Agorafobi kişinin tek bir nesneye veya duruma karşı değil de birden çok duruma karşı korku duymasıdır. Agorafobisi olan kişiler kolaylıkla kaçıp kurtulamayacaklarını düşündükleri mekanlarda bulunduklarında ileri düzeyde bir korku yaşarlar.  Sosyal Fobi:   Kişinin bulunduğu sosyal çevre içerisinde konuşurken, bir eylem yaparken, bir davranış sergilerken yanlış yapacağını düşünmesi ve bundan korkması

ADRIFT(SÜRÜKLENİŞ) FİLM ANALİZİ

Gerçek bir hikayeye dayanan filmimiz, tanışıp aşık olduktan sonra hayatlarının en büyük macerasına çıkmak için tekne ile okyanusa açılan çiftimizin yaşadıklarını konu alıyor. Birden büyük bir kasırganın içine düşen bu iki aşıktan biri ağır yaralanıyor ve film de tam olarak oradan sonra başlıyor. Geride kalan kişi aşkı için elinden geleni yapıyor ve haftalar sürecek bir hayatta kalma savaşı böylece başlıyor.  Filmde her şey dozunda ve doğaldı. Halüsinasyon , bir duyu organını uyarıcı bir nesne ya da uyarıcı başka bir etken olmadan, hissedilen bir duygunun varlığına inanma durumudur. Varsanı olarakta tabir edilmektedir. Ruh hastalıkları alanında ve tifo, menenjit gibi hastalıklarda, yüksek oranda alkol alımlarında sıkça bu durumla karşılaşılmaktadır. Görme, dokunma, işitme, tat alma ve koklama duyularının halüsinasyonu olabilir. Kişiler bu durumlarda hastalığının bulunduğunu bilmeden işittiklerine, gördüklerine, hissettiklerine tamamen inanırlar. HALÜSİNASYON TÜRLERİ: Görsel halüsinasyon