Deneyin amacı “Korku, insanda sonradan edinilen bir refleks mi yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü?” sorusunun cevabını aramaktı. Kısaca “Şartlandırma Deneyi.”
Davranış Psikolojisi ekolünün kurucusu Watson ve asistanı çalıştıklarını hastanenin kreşinde oynayan çocukları uzaktan incelemeye başlarlar.
Korku hakkındaki sorularının cevapları için kesin yanıtlar alabilecekleri testler yapmaları gerekir. Araştırma için izin alabilecekleri bir aile ararlar. Sonuç olarak 8 aylık sağlıklı bir bebek olan Albert ile bir deney tasarlamaya karar verirler.
Tarihteki en önemli psikolojik deneylerden birine başlamadan önce küçük Albert’a birkaç duygusal test yaparlar.
Minik bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk kez karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir.
Amaç Albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını incelemektir.
Sonuç olarak Albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez; her şeye gülümser.
Bu testten sonra Albert’ı boş bir odaya götürürler. Odada Albert’ın üzerine oturduğu bez yatak haricinde hiçbir eşya bulunmaz. Daha sonra Watson ve asistanı odadan çıkar, yalnız bıraktıkları Albert’ın yanına beyaz laboratuvar faresi salarlar. Albert, fareden korkmadığı gibi, tam tersi bir tepki göstererek fareyi çok sever, yakalamaya çalışıp, gülmeye başlar.
Artık bir sonraki aşamaya geçmeye hazırdırlar. Albert, fareye her dokunduğunda iki demir çubuğu birbirine vurarak rahatsız edici sesler çıkarmaya başlarlar. Sesleri duyan küçük Albert ağlamaya başlar. Oda yeniden sessizleşince fareyle oynamaya devam eden Albert, yine fareye dokunduğu ilk anda psikologların çıkardığı o gürültülü sese maruz kalır.
Albert çok geçmeden fareye karşı tedirginlik duymaya başlar. Fareyi, korkutucu bir gürültüyle ilişkilendirmeyi öğrenmiştir.
Devamında Watson ve asistanı deneyi başka tüylü objelerle de tekrarladılar.
Çıkan sonuç: Albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir nesne görse ondan korkup, ağlamaya başlıyordu.
1920’lerde yapılan bu deneyle bilim insanları koşullu korkuyu kanıtlar. Fakat deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları, onu iyileştirmedikleri için büyük tepki çekerler.
Watson’ın hedefi bir bebeğe fareden korkmayı öğretmek değildi. Bu deney onun, psikolojiyi daha az felsefi ama daha bilimsel yapma çabasının bir parçasıydı.
Watson’ın bu deneyini referans noktası kabul eden “Davranışçılık” sonraki elli yıl boyunca psikolojik araştırmalarda egemen bir ekol haline gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder