Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ADRIFT(SÜRÜKLENİŞ) FİLM ANALİZİ

Gerçek bir hikayeye dayanan filmimiz, tanışıp aşık olduktan sonra hayatlarının en büyük macerasına çıkmak için tekne ile okyanusa açılan çiftimizin yaşadıklarını konu alıyor. Birden büyük bir kasırganın içine düşen bu iki aşıktan biri ağır yaralanıyor ve film de tam olarak oradan sonra başlıyor. Geride kalan kişi aşkı için elinden geleni yapıyor ve haftalar sürecek bir hayatta kalma savaşı böylece başlıyor.  Filmde her şey dozunda ve doğaldı. Halüsinasyon , bir duyu organını uyarıcı bir nesne ya da uyarıcı başka bir etken olmadan, hissedilen bir duygunun varlığına inanma durumudur. Varsanı olarakta tabir edilmektedir. Ruh hastalıkları alanında ve tifo, menenjit gibi hastalıklarda, yüksek oranda alkol alımlarında sıkça bu durumla karşılaşılmaktadır. Görme, dokunma, işitme, tat alma ve koklama duyularının halüsinasyonu olabilir. Kişiler bu durumlarda hastalığının bulunduğunu bilmeden işittiklerine, gördüklerine, hissettiklerine tamamen inanırlar. HALÜSİNASYON TÜRLERİ: Görsel halüsinasyon
En son yayınlar

STRES NEDİR?

"Stres; organizmanın değişen ve o an başa çıkamayacağını düşündüğü herhangi bir duruma karşı verdiği tepkidir.  Hayatımızdaki bu değişiklik olumlu ya da olumsuz olabilir. Stres, organizmanın değişen ya da değişecek olan duruma verdiği tepkidir." Stresi n Vücudumuzda oluşturduğu etkiler nelerdir? -Cilt hastalıkları -Kilo kontrolü -Sık geçirilen soğuk algınlığı -Mide rahatsızlıkları -Saç dökülmesi -Odaklanma güçlükleri -Baş ağrısı -Düşük libido -Uyku sorunlar Psikolojik sorunlar için uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir? Her psikolojik problem ve problemi yaşayan birey için uygulanacak tedavi yöntemi değişiklik gösterebilir. Ancak psikolojik problemler için en çok tercih edilen tedavi yöntemi psikoterapi ve ilaç tedavisidir. Etkili panik atak tedavisi için uygun sıklıkta tekrarlanan terapiler uzman doktor tarafından belirlenecek olan ilaç uygulamaları ile desteklenir ve bu durum yaşanan nöbetlerin şiddetinde azalmaya, dolayısıyla yaşam kalitesinde büyük oranda artmaya neden olu

OBSESİF(KOMPULSİF) BOZUKLUK NEDİR?

 Mantık dışı olduğunu bilindiği halde tekrar tekrar zihni meşgul eden kontrol altına alınamayan düşünceler ve düşünce takıntılarının sebep olduğu sıkıntının yok olması amacıyla bazı hareketleri defalarca yapmak şeklinde seyreden bir psikiyatrik bozukluktur.   Obsesif kompulsif bozukluk yani saplantı bozukluğu olan kişiler, istemsiz şekilde oluşan zihni tekrar tekrar kurcalayan kaygı verici düşünceler nedeniyle sürekli korku halindedir.  Kaygı veren bu tür düşüncelerden kurtulmak isteyen saplantı bozukluğu olan kişiler kimi zaman kapının kilitli olup olmadığını tekrar tekrar kontrol eder, kimi zaman ocağı açık bırakmış olabileceği düşüncesiyle sık sık mutfağa kontrole gider, bazen de mikrop kapmaktan korktuğu için ellerini tekrar tekrar yıkar. Bu tür rahatsızlığa sahip olan kişiler eğitim veya çalışma hayatında da büyük sıkıntı çekebilir. Örneğin hazırlanan bir proje defalarca üzerinden geçilmesine kontrol edilmesine rağmen kaygı verici düşünceler yüzünden zamanında teslim edilmeyebilir

FOBİ NEDİR?

  "Fobi; kişinin belirli bir durum, bir nesne, bir mekân veya canlı-cansız her türlü varlığa karşı istemsizce duyduğu ileri düzeydeki korku halidir."   Fobi Çeşitleri;   Özgül fobiler:   Kişinin korktuğu şey belli olup, belirli bir nesne veya durumdan aşırı derecede ve anlamsız bir şekilde korkma halidir. Örneğin; hayvan korkusu, yükseklik korkusu ...   Karmaşık Fobi:   Kişinin korkusu tek bir nesneye veya duruma bağlı değildir. Birden çok etken kişinin korkmasına neden olabilir. Karmaşık fobiler agorafobi ve sosyal fobi olarak iki başlık altında incelenmektedir.   Agorafobi :  Agorafobi kişinin tek bir nesneye veya duruma karşı değil de birden çok duruma karşı korku duymasıdır. Agorafobisi olan kişiler kolaylıkla kaçıp kurtulamayacaklarını düşündükleri mekanlarda bulunduklarında ileri düzeyde bir korku yaşarlar.  Sosyal Fobi:   Kişinin bulunduğu sosyal çevre içerisinde konuşurken, bir eylem yaparken, bir davranış sergilerken yanlış yapacağını düşünmesi ve bundan korkması

KÜÇÜK ALBERT DENEYİ

  Deneyin amacı “Korku, insanda sonradan edinilen bir refleks mi yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü?” sorusunun cevabını aramaktı. Kısaca “Şartlandırma Deneyi.” Davranış Psikolojisi ekolünün kurucusu Watson ve asistanı çalıştıklarını hastanenin kreşinde oynayan çocukları uzaktan incelemeye başlarlar. Korku hakkındaki sorularının cevapları için kesin yanıtlar alabilecekleri testler yapmaları gerekir. Araştırma için izin alabilecekleri bir aile ararlar. Sonuç olarak 8 aylık sağlıklı bir bebek olan Albert ile bir deney tasarlamaya karar verirler. Tarihteki en önemli psikolojik deneylerden birine başlamadan önce küçük Albert’a birkaç duygusal test yaparlar. Minik bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk kez karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir.  Amaç Albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını incelemektir.  Sonuç olarak Albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez; her şeye gülümser. Bu testten sonra Albert’ı

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK (SELIGMAN DENEYİ)

  Öğrenilmiş çaresizlik durumu kişinin durumlara, olaylara karşı göstermiş olduğu tepkilerin sonuçlanmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan bir ruh durumudur. Kişi çoğu durumda başarısızlık sergilediyse tekrar denese de sonucu değiştiremeyeceğini başarıya ulaşamayacağını düşünerek adım atmaktan vazgeçer. Öğrenilmiş çaresizlik aslında başarısızlığı kökten kabullenme durumudur. Köpekler üzerindeki Deney:  Seligman da deneyinde yirmi dört tane köpek alır ve onları üç gruba ayırır. İlk gruba kaçış grubu der ve bunlara düğmeye bastıklarında kesebilecekleri bir şok uygular. İkinci gruba boyunduruk grubu der, bu köpekler düğmeye bassalar bile şok kesilmez. Üçüncü gruptaki köpekler ise kontrol grubudur ve herhangi bir şoka maruz kalmazlar. Yirmi dört saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana götürür ve köpeklere şok verir. Kaçış grubu ve kontrol grubu duvardan atlayıp şoktan kurtulmayı başarırken, boyunduruk grubu şoktan kurtulamaz. Bu göz

OBEZİTE

  Obezite hakkında bizi aydınlatması için Diyetisyen Ercan Naşit Kaya'yı ağırladık. Rölatif ağırlığın % 120’nin üzerinde olması obezite olarak kabul edilmektedir. Obezite 21.yüzyılın önemli halk sağlığı sorunlarından birisidir. Prevelansı gün geçtikçe artmaktadır. Etiyolojisi ; Gelişiminde yiyeceklerin, niteliği ,yeme davranışı fiziksel aktiviteyi etkileyen değişen çevre şartları ve genetik faktörler etkilidir. Tatlandırılmış yiyecek ve içeceklerin, toplam yiyecek tüketimini azaltmamaları nedeniyle obezite riskini artırdıkları düşünülmektedir.     Obeziteye eşlik eden hastalıklar;  Dislipidemi,  hipertansiyon, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, PCOS safra kesesi hastalıkları, alkolik olmayan yağlı karaciğer Psödotümör serebri, astım, obstrüktif uyku apnesi, kas iskelet sorunları, blount hastalığı, femur başı epifiz kayması, davranış komplikasyonları (anksiyete, depresyon, düşük benlik saygısı, yeme bozuklukları, depresyon bulguları, sosyal izolasyon) sayılabilir.   Obezitede başarıl